18 Ekim 2013 Cuma

Sene 2005 Türkiye ile bir alâkası olmayan John Perkins kitabında anlatıyor;

"Kendi otomobilini üretemeyen ülkeye borç verip otobanlar yaptırırız. Sonra onlara arabalarımızı satarız. Sonra bankalarını satın alırız. O bankalardan halka ucuzkrediler verip daha çok araba almalarını sağlarız. Böylece verdiğimiz o krediyi arabamızı satarak geri alırız, hem de faiziyle. O ülkeye dünya bankası ya da kardeş kurumlardan kredi ayarlarız. Ayarlanan kredi "ASLA" o ülkenin hazinesine gitmez. O ülkede ‘proje‘ yapan bizim şirketlerimizin kasasına girer. Enerji santralleri, sanayi alanları, limanlar, dev havayolları yapılır. Aslında insanların işine yaramayan bir yığın beton. Bizim şirketlerimiz kazanır o ülkedeki birileri de nemalandırılır. Toplum bu düzenekten hiçbirşey kazanmaz. Ama ülke büyük bir borcun altına sokulmuş olur.
Bu o kadar büyük bir borçtur ki ödenmesi imkansızdır.
Plan böyle işler. Sonunda ekonomik danışmanlar/tetikçiler olarak gider onlara deriz ki; "Bize büyük borcunuz var ödeyemiyorsunuz. O zaman petrolünüzü satın, doğal gazınızı bize verin, askeri üslerimize yer gösterin, askerlerinizi birliklerimize destek olmaları için savaştığımız bölgelere gönderin, Birleşmiş Millletler de bizim için oy verin! Elektrik su kanalizasyon sistemlerinizi özelleştirin! Onları Amerikan şirketlerine ya da diğer çok uluslu şirketlere satın..."

Sosyal hizmetleri, teknik sistemleri, eğitim kurumlarını, sağlık kurumlarını hatta adli sistemleri ele geçiririz.

Bu, ikili, üçlü, dörtlü bir darbeler serisidir."

______________________________

Bir Ekonomik Tetikçinin İtirafları - John Perkins

Bugün blog'umu açmamın ilk günü ,üzerimde ortaya karışık biraz mutluluk, biraz heyecan var. Buradan insanlara faydalı olmak tek amacım. Adı üzerinde hayatın içinden yaşadıklarımız,düşüncelerimiz ve duygularımız gibi bir çok  bakış açısıyla ötekileştirmeden,kırmadan doğru bulduğum yönleri takdir ederken. Yanlış bulduğumuz yerleri de eleştirmek .Yaptığım yorumlar ve paylaştığım yazılar sadece beni bağlar amacım hiçbir zaman sadece eleştirmek olmadan değiştirmeye de çalışmak oldu bu sebebtendirki insanlar benim için çok değerlidir.Bizi biz yapan birlikte yaşamamız ve bir toplum halinde bir millet halinde hareket etmemizdir.Bu hareket sonucunda ortaya bir çok düşünce bir çok ayrı fikir çıkmakta ve insanlar birbirlerini kırmakta ve daha ilerisine gitmekte.Ama bu durum bizim istediğimiz bir durum değil kesinlikle.HEP BİRLİKTE bir şeylerin farkına varıp o doğrultuda hep beraber adım atmak için çabalarımız. cenabı ALLAH bize bu yolda güç versin ki hep birlikte daha mutlu daha yaşanabilir bir Türkiye için hep birlikte yaşlanalım.
                                                                                                                                         ERDİ TOKER